Doğanın Sesi
Sahip Çık Doğaya
Gün, hüznünü alıp gitti dünyadan. Kalakaldık günahlarımız ve ele avuca sığmayan duygularımızla. Kirlenen bedenlerimizden kaçtı sanki güneş, kirlenen gözlerimizden kaçtı sanki dünya.
Oysa biz hala avuçlarımızda tutmaya çalışıyoruz doğayı. Tutuyoruz da. Gün bile terk ederken bizi, o kalıyor bizimle; ortak oluyor hüznümüze. Bazen döküyor yapraklarını üstümüze ve soğuğu ile ürpertiyor bedenlerimizi. Dur diyor bize.
“Dur ve azıcık beni dinle.”
Kimimiz, kırılan kalbine rağmen dinliyor onu. İzin veriyor soğuk rüzgarların teninde dans etmesine, izin veriyor ayın gözlerini gölgelemesine. Ama aradan birkaç dakika gibi geçiyor mevsimler ve biz yeniden dönüyoruz kirli günlere.
Bu defa da sıcağı ile kavuruyor bizi doğa. “Dur!” diyor.
“Dur ve beni hisset.”
Duruyoruz; hissediyoruz ama günler sonra yeniden kayboluyoruz. Sağır kulaklarımızla koştururken doğadan adım adım uzaklaşıyoruz. O ise hala duruyor kirli avuçlarımızda. Ve hala konuşuyor bizimle.
“Dur artık! Dur ve sahip çık bana.”