Eylül Geldi ve Sen Yoksun
Ve eylül geldi sevgili. Biraz acı, biraz keder biraz da sensizliği getirdi. Eylül geldi ve anlaman için ağarttı saçlarımı . Ağaran saç eylülün mü nişanıdır sevgili. Ağarır mı eylülde hüzünleri bilmiyorum, ama bildiğim her eylülde uzaklaşmamak gerek. Varmakla güzelleşir eylül ve taze bir gelin olur gelinliğiyle. Vuslatla ruh bulur âlem. Dokunmakla oluşur iplik ile iğne ustanın elinde Kavuşmak için yakar kendini kelebek mumun ateşinde doğunun ruhuyla. Bir nakkaş ruh verir. Bir eren şeb-i aruz için gözyaşı döker şeyhinin dergâhında.
Eylüldür gözlerinin rengini yazmaktan çekiniyorum. Tutuyor ellerimi kavradığım kalemim. Bir hıçkırık oluyor kaldığım dilini bilmediğim köy meydanında, toza bulanıyor geçen her arabanın ardında. Daha çok bekleyecek miyim sevgili? Bana seni çağrıştıracak kaç dize yazacağım.
Eylül geldi ve sen yoksun sevgili. Ancak karalıyorum defteri. Sıradan şiirler yazıyorum. Uyduramıyorum hiçbirini gözlerinin rengine. Örneğin elasını koyamıyorum mısraların arasına. Yeşil diyorum çok uzak kalıyor eylüle. Mavi diyorum sırıtıyor. Siyah diyorum “siyağ” diye değiştiriyor. Diğer renkler uçuk kalıyor. Seni ancak sen tarif edersin sevgili. Seni ancak sen yerleştirirsin renklerin arasına
Eylül geldi ve sen yoksun. Geride yalanlarla dolu bir dünya ve küllenmiş zamana ait masallar kaldı…..
Sevgi Cantekin